Peygamberimizin (s.a.v.)  , müjdesi , Fatih' in emaneti mukaddes Istanbulumuzun düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yıldönümünü kutluyoruz. Akif'in hani o             " Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli " dediği o elleri değdirmedik  ve eğdirmedik o başları . Elhamdülillah. 

  Gerek coğrafî konumu gerek tarihsel ve kültürel özellikleriyle şehitlerimizin emaneti olan bu hazineye tarihin bütün dönemlerinde her ulus sahip olmak istemistir. Ve yine diyor ki  Akif:  " Sahipsiz olan bir vatanın batması haktır / Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. "  Sahip çıkacağız emanetimize . Peki ama  nasıl  derseniz ? Bilimle , ilimle , irfanla ...  " Ya ben alırım İstanbul'u ya  İstanbul beni " diyecek kadar kararlı olmalı evvela.  Yol almak isteyene gemilerin karadan bile yürütülüğünü gördü tarih.

  Milli Mücadele döneminde yanındaki tek battaniyeyi yeni doğan bebeğine değil de cephaneliğe örten Şerife Bacı kadar vatansever, Hasan Tahsin kadar cesur , Kazım Karabekir Paşa kadar fedakâr olduğumuz sürece tekrar  düşman saldırsa bile "Geldikleri gibi giderler."